2023 Türkiye ve dünya için önemli bir tarih diye düşünüyorum. Çünkü geçmişten günümüze pek çok olay ve şahıs bu tarihe atıfta bulundu. Kimileri bu tarihin bir başlangıç olacağını ima etti, kimileri ise bir son olacağını ima etti. Kim ne ima ediyorsa etsin bu tarihin önemi giderek belirginleşiyor. Bu belirginleşme 2023 yılına yaklaşmamızla doğru orantılı değil. Bu belirginleşme, 2020 yılı itibarıyla değişen şartların ve dayatmaların 2023 yılında çözülecek gibi durmasıyla gerçekleşiyor. Yani 2012 yılına yaklaşınca maya takviminin hatıra gelmesi gibi bir mesele değil. Giderek bastıran bir değişimin 2023 yılını işaret etmesi bizi düşündürüyor.
Açıkça söylemek gerekirse ilkokuldan liseye ve oradan da üniversiteye kadar peşimizi bırakmayan 1900-1940 arası tarihin yalanlarla dolu olduğunu bilmemiz gerek. Bu yalanlar öyle temelli ve çok yönlü kurgulanmış ki bu 40 sene için bize anlatılanların yalan olduğunu düşünenlerimiz bile -ben dahil- yalanların önemli bir kısmını yuttu ve sindirdi.
Şu gerçeği de peşinen kabul etmek gerekiyor ki son yüz senelik süreçte Türkiye bir deney sahasına çevrilmiştir. Psikolojinin ve sosyolojinin en ileri tekniklerinin uygulamaya sokulduğu bir ülkede yaşıyoruz. Maalesef 2021 yılına geldiğimizde milyonlarca psikolojik harp ve zihin kontrolü mağduruyla hep beraber yaşıyoruz. Her geçen sene zihin kontrolü derinleşiyor çünkü "sosyal medya" artık bebekleri eğitmeye başladı. Hayat "alfabe"miz değiştiriliyor.
Bu blog üç zaman dilimine dair öğrenme serüvenimi kayda geçme amaçlıdır: geçmiş, şimdi ve gelecek. Geçmişte ne yaşandı ve yaşanmadı, şimdi ne oluyor ve geçmişin şimdiye etkisi ne? Son olarak geleceğe dair tahminlerimi yazmayı düşünüyorum. Ve bütün bu düşüncelerimi şu soru üzerine inşa etme niyetindeyim:
Rum diyarını zaptetmiş Türk milletini (ondan ne kadar kaldıysa) imha etmek için menzili 21. yüzyıl olan bir plan-proje var mıdır, yoksa Türkler kendi hallerine mi terk edilmiştir?
Yorumlar
Yorum Gönder